Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik ile Neler Değişecek?
3-7 Mart 2024 tarihlerinde İzmir S.M.M.M. Odasınca Kıbrıs’ta düzenlenen 18. Türkiye Muhasebe Standartları Sempozyumuna katıldım. Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Raporlamaları konusundaki oturumları tabir yerinde ise nefesimi tutarak izledim. Oradan edindiğim bilgileri çok detayına girmeden sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk konu başlığımız Dijitalleşme…
90’lı yılların başına kadar muhasebe defterleri elle yazılır, beyannameler ise ilgili kurumlara elden verilerek tahakkuk ettirilirdi. Tabi o dönemin olmazsa olmazı daktilolar ve Facit hesap makineleri unutulmazlar arasında yer almıştır.
Sonrasında önce bilgisayarlar hayatımızın her alanına olduğu gibi hesap kitap işlerine de hâkim oldu. Bu bir nesil için yolun sonu demekti.
Geldiğimiz noktada ise dijitalleşme baş döndürücü bir hızla hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmaya devam ediyor.
Dijitalleşme nedir diye düşündüğümüzde; verilerin dijital formatlarda saklanması, işlenmesi ve iletilmesi anlamına gelir. Bu süreç, kâğıt tabanlı veya manuel süreçlerin elektronik formatlara dönüştürülmesini içerir.
Günümüzde dijitalleşmenin etkisini pek çok alanda görülebilir. Dijitalleşme bir ülkenin ekonomik büyümesine de katkıda bulunabilir ve ülkenin rekabet gücünü artırabilir.
Dijitalleşme ya da dijital dönüşüm bilgilere hızlıca ulaşmanın adresidir ve önemli bir altyapı yatırımı gerektirmektedir. Ancak; rekabet koşullarında geri kalmamak için bu yatırımların hızlıca yapılması gerekmektedir.
Gelelim ikinci konu başlığımıza…
Dünyamızı özellikle son yıllarda teknolojinin baş döndürücü hızla artmasına paralel olarak el birliği ile kirletmeye ve ileride yaşanması zor hale getirmeye devam ediyoruz.
Bir yandan doğamızı kişisel ve kurumsal atıklarla hızla kirletirken, doğal dengelerin nasıl olumsuz etkilendiğini hep beraber gözlemliyoruz. Atmosferdeki ısı yükselmesinin bir sonucu olarak kutuplardaki buzulların hızla erimesi ve mevsimlerin değişmesi hepimizi derinden etkilemektedir.
Sera gazı etkisi yapan üretimler ve bunun sonucunda dünyada ısının artması ve dolayısıyla susuzluk tehdidi ile karşı karşıya kalmak ürkütücü sonuçlar doğurabilir.
Kime sorsanız herkes çevreci ama gerçek mi, sahte çevreci mi, ayırımını yapmak çok güç. Piyasadaki her türlü markanın ürünlerinin içerikleri hakkındaki yeşil, çevre dostu ve zararsız gibi etiketlendirmesi tüketicilere yanlış bilginin yanı sıra güven sarsıcı olmaktadır.
Küreselleşme, ekonomik krizler, yeni yasalar, artan bilgi talebi gibi faktörler raporlama içeriklerinin değişmesine neden olmaktadır. Bu önemli değişiklik, finansal bilgilerin yanı sıra yönetişim, strateji ve çevre politikası gibi finansal olmayan verilerin de raporlamada yer alması gerekliliğini doğurmuştur.
Mevcut raporların paydaşların isteklerini karşılayamaz hale gelmesinden dolayı “Entegre Raporlama” dönemi başlamaktadır.
Yatırımcıların güvenini kazanmak isteyen şirketler artık entegre raporlama yapmak gereğini duymaktadırlar. Raporlamada sunulan bilgilerin açık, şeffaf ve güven verici olması sürdürülebilirlik açısından oldukça önemlidir.
1 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe giren standartlar ile finansal raporlama ile sürdürülebilirlik raporları birleştirilerek sunulacaktır. Bu raporlar sürdürülebilirlikle ilgili bilgilerin denetlenebilir bir şekilde sunulmasını sağlayacaktır.
Uygulama kapsamına alınan şirketler Kamu Gözetim Kurumu’nun Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları Kurulu 5.1.2024 tarihli kararı ile belirlenmiştir. Buna göre;
Kararın 3.ncü maddesinin 1.nci fıkrasında sayılanlardan karardaki ilgili hadleri geçen şirketler 1.1.2024 tarihi itibariyle Sürdürülebilirlik Raporlaması kapsamındadır.
Gelecek nesillere temiz bir çevre ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için elimizden geleninden fazlasını yapmalıyız…
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.