Şirketler için aile anayasası… 03/05/2023
Değerli okurlarımızın ülkemizin gündemi seçim ve geçim iken nerden çıktı bu aile anayasası dediklerini duyar gibiyim. Haksız da sayılmazlar ama, seçim biter hayat devam eder.
Ekonomimizin can damarlarından biri özel sektördür ve çoğunluğu aile şirketleridir. Aile şirketleri ülkemizde olduğu gibi dünyada da en çok rastlanan şirket türüdür.
Çevremize göz attığımızda ne kadar güçlü görünseler de aile şirketlerinin üçüncü nesilde hayatiyetlerini sürdürdükleri çok nadir olarak karşımıza çıkar. En küçük çaplı bir esnaf işletmesinden büyük çaplı sanayi işletmesine kadar bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür.
Yurt dışında ise küçük şahıs işletmelerinin bile tabelalarında “Since 1911” gibi en az üçüncü nesli işaret eden amblemler bulunduğu görenlerin veya ekranlardan izleyenlerin şahit olduğu bilinmektedir.
Ülkemizde ise birinci kuşağın deyim yerinde ise tırnakları ile kazıyarak kurduğu işletme çocukların büyümesi ve ailenin genişlemesi ile kabına sığmaz hale gelir. İşletmenin sektör ve özelliğine göre büyüme veya şubeleşme kaçınılmaz olur. İşte bu aşamada kurumsallaşmayı oluşturamayan firmalarda iş aşkı ve heyecan yerini aile içi kavgalara bırakır ve belki de parçalanmak ve küslükler kaçınılmaz hale gelir.
Oysa ki kurumsallaşma iş aşkını ve heyecanını yok etmek için değil, hedefleri ve bu heyecanı sürekli kılmak için oluşturulmalıdır. Yoksa aile fertlerinin kuralsız ve belki de abartılı şirket kasasına el uzatmaları bir gün birikecek ve çıkar çatışmalarını körükleyecektir.
Toplumumuzun örf ve adetleri gereği evde sözü geçen büyüklerin aynı şekilde işletmede de hâkim rolünü üstlenmesi diğer aile fertlerinin bilgi ve becerilerine rağmen baskılanması yeni nesli firmanın hedeflerine ulaşmasında geri plana itebilmektedir.
Sadece aile işletmelerinde değil, başlangıçta aileden öte duygularla bir araya gelen ortakların para kazanıldıkça ortaya çıkan kazancın işletmenin büyümesi için değil, şahsi harcamalarına yönelmesi ve bunu büyük bir rekabet anlayışıyla çoğaltarak sürdürmeleri sonun başlangıcını getirebilmektedir.
Buraya kadar yazdıklarıma kafa sallayıp katılanların peki çözüm öneriniz nedir diye sorduklarını duyar gibiyim. Dünyadaki ve ülkemizdeki örnek uygulamalardan yola çıkarak çözümün “Aile Anayasası” oluşturup uygulamak bu işin anahtarıdır diyebilirim.
Aile anayasası; aile şirketlerinde sürdürülebilirliği amaçlayan, aile üyeleri ile şirket arasındaki ilişkilerin yer aldığı ve temel ilkeleri konu alan bir belgedir.
Aile Anayasası kalıp bir belge değildir. Her firmanın işine, konumuna ve ortaklarının birbiri ile olan bağlarını dikkate alarak ve de doğru bildikleri yanlışları değiştirmek üzere uzun çalışmalar sonucu konunun uzmanlarınca düzenlenecek ve mutlak uyulması gerekecek bir belgedir.
Ortaya çıkacak sonuçları itibariyle işletmeleri nesiller boyu ileriye taşıyacak sürdürülebilir ve sistematik bir yapıya kavuşturmak için “Aile Anayasası” kavramını düşünerek hayata geçirmenizi tavsiye ediyorum.
Bu vesile ile 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerimizin ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. Demokrasinin olmazsa olmazı halkın tercihlerine saygı göstermek olmalıdır. Seçim sonucunun kazananının ülkemiz olması dileklerimle…